Derinlemesine Yazarlar, Klasik Eserler ve Ölümsüz Şiirler
| Yazar | Biyografi Özeti | Önemli Eserleri |
|---|---|---|
| Ahmet Hamdi Tanpınar | Modern Türk edebiyatının en önemli temsilcilerindendir. Şair, romancı ve deneme yazarıdır. Doğu-Batı sentezi, zaman ve rüya kavramları üzerine yoğunlaşmıştır. | Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Beş Şehir, Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste. |
| Dostoyevski | Rus edebiyatının dahi ismi. İnsan ruhunun derinliklerini, suç ve ceza kavramlarını en iyi işleyen yazardır. | Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala, Yeraltından Notlar, Kumarbaz. |
| Franz Kafka | Modernist edebiyatın öncüsü. Modern insanın bürokrasi karşısındaki yalnızlığını, yabancılaşmasını ve suçluluk duygusunu işler. | Dönüşüm, Şato, Dava, Milena'ya Mektuplar. |
| Necip Fazıl Kısakürek | Türk şiirinin "Üstad"ı. Mistik ve metafizik derinliği olan şiirleriyle tanınır. Cemiyet ve fikir adamıdır. | Çile, Sakarya Türküsü, Bir Adam Yaratmak, Aynadaki Yalan. |
| Orhan Veli Kanık | Garip akımının kurucusudur. Türk şiirini kalıplardan çıkarıp sadeleştirmiş, sokaktaki insanın dilini şiire taşımıştır. | Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı. |
Edebiyat Dünyası, kültürel mirası dijital dünyaya taşımayı hedefleyen bir platformdur. Bu sitede edebiyat ile ilgili eser yazar ve özlü sözler vb ögeleri bulabilirsiniz.
| Eser Adı | Türü | Özet / Ana Tema |
|---|---|---|
| Huzur | Roman | Mümtaz ve Nuran'ın aşkı odağında eski-yeni çatışması ve huzursuzluk. |
| Saatleri Ayarlama Enstitüsü | Roman | Modernleşme sancısı çeken toplumun absürt eleştirisi. |
| Beş Şehir | Deneme | Beş önemli şehrin tarihi ve kültürel dokusu. |
| Sahnenin Dışındakiler | Roman | Kurtuluş Savaşı döneminde İstanbul'daki aydınların durumu. |
| Mahur Beste | Roman | Osmanlı'nın son dönemindeki toplumsal yapı. |
| Suç ve Ceza | Roman | Raskolnikov'un işlediği cinayet sonrası yaşadığı vicdan azabı. |
| Karamazov Kardeşler | Roman | İnanç, ahlak ve insan doğası sorgulanır. |
| Budala | Roman | Aşırı dürüst bir insanın yozlaşmış toplumdaki mücadelesi. |
| Dönüşüm | Uzun Hikaye | Gregor Samsa'nın bir sabah böceğe dönüşmesi ve yabancılaşma. |
| Dava | Roman | Nedenini bilmediği bir suçla yargılanan Joseph K.'nın çaresizliği. |
| Çile | Şiir | Şairin mistik dünyasını yansıtan tüm şiirlerinin toplamı. |
| Bir Adam Yaratmak | Tiyatro | Ölüm ve kader karşısında bir sanatçının psikolojik dramı. |
| Garip | Şiir | Şiirde sadeliği temel alan akımın kitabı. |
| Destan Gibi | Şiir | Modern halk şiiri denemeleri. |
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi... Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur... Ne senin anladığın kadar, kaldırımları... Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... Necip Fazıl Kısakürek
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: Yurda ay yıldızının ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düştüğümüz gün Gölgene sığındık. Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim. Senin altında doğdum. Senin altında öleceğim. Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim! Arif Nihat Asya
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Orhan Veli Kanık